Hiç mutsuz olmamalıyız, mutsuzluk kötüdür, yaşamın tümü mutluluk dolu olmalı gibi bir inancı asla desteklemiyoruz; aksine yanlış yere, durduk yere, hatalı biçimde kendimizi mutsuz etmeyi engellemeliyiz diyen Aile ve Çift Terapisti, Psikoterapist Şamil Saribaş, stoa felsefesinin mutlu bir yaşam için bize rehber olacak önerilerini paylaştı.
Mutluluk çok tartışmalı ve felsefi bir konuyken, herkes için geçerli tek bir reçete imkânsızdır. Mutluluk, insanlık tarihi boyunca hep önemli konulardan biri olmuş; stoacılar da mutlu bir yaşamın nasıl mümkün olabileceğini ortaya koymaya çalışmışlardır. “İnsanın temel amacı mutluluktur” diyen stoacıların yaşamımızda mutluluk yaratmak, kendimizi mutlu hissetmek ve mutsuz hissetmemek için önerdiği yaşam ilkelerini konuşacağız bu yazımızda.
Mutsuz hissetmemek için derken; hiç mutsuz olmamalıyız, mutsuzluk kötüdür, yaşamın tümü mutluluk dolu olmalı gibi bir inancın savunulmadığını belirtmek gerekiyor öncelikle. Yanlış yere, durduk yere, hatalı biçimde kendimizi mutsuz etmenin engellenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum sadece.
Stoacılık, 2300 yıl önce ortaya çıkan ve bugün de yaygınlığını koruyan ve kabul gören felsefi bir akım. Bu akımın görüşlerini benimsemiş kişilere stoacı denirken, tercih ettikleri yaşam biçimine de stoik yaşam denmektedir. Stoa felsefesinin en önemli isimleri; Kıbrıslı Zenon, Tarsuslu Zeno, Panaetius, Paseidonios, Cicero, Seneca, Marcus Aurelius ve Epiktetos’dur. Hem bu felsefi akıma hem de dünyaya eserleriyle önemli katkılar getirmiş bu düşünürlerin mutlu bir yaşam için önerdikleri ilkelere geçmeden önce ‘bizi neler mutsuz ediyor’ sorusuyla başlamak yerinde olacaktır. Ayrılıklar, kayıplar, maddi zorluklar, sağlık problemleri, başarısızlıklar, onaylanma ihtiyacı, hayır diyememek, sınır problemleri, kontrol duygusu, kaygılar, kıyaslamalar, mükemmeliyetçilik, yalnızlık vs. şeklinde bu liste daha da uzar gider.
Bu konular bizi neden mutsuz ediyor? Peki, bu konular herkesi aynı şekilde mi mutsuz ediyor?
OLAYLARI, DÜNYA DÜZENİNİ DEĞİL, DÜNYAYA BAKIŞINIZI VE FİKİRLERİNİZİ DEĞİŞTİRMEYİ HEDEFLEYİN
Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi yaklaşımının kuramcısı Albert Ellis “bizi üzen şey, şeylerin kendisi değil, onlarla ilgili düşüncelerimizdir” der. Shakespeare ise “iyi ya da kötü diye bir şey yoktur, düşünmek onu öyle yapar” der. Stoacı Marcus Aurelius “Hayat hiçbir zaman değişmez. Ama düşünceleriniz değişebilir. Hayatın değişmesini istiyorsan düşüncelerini değiştirmelisin” diye öğütler. Her üç yaklaşım da bize duygu ve düşüncelerimizin kontrolünü elimize almamızı ve sonuçta da mutsuz olmadan, kendimizi üzmeden olayları sağlıklı değerlendirmemizi öğütler. Peki, bunu nasıl yapabiliriz?
İNSANLARI VE YAŞAMI OLDUĞU GİBİ KABUL EDİN VE BUNDAN KEYİF ALMAYI ÖĞRENİN
Epiktetos, “Mutluluğa giden tek bir yol vardır. Bu da irademiz dışındaki şeyler yüzünden kaygılanmayı bırakmaktır” der. İlk kural, kontrol! Bir başka deyişle; yaşamımızdaki meseleleri ikiye ayırmamızı öğütleniyor burada. Kontrol edebildiklerimizle ilgili önlemler almayı, doğru ve sağlıklı düşünmeyi, kontrol edemediklerimiz içinse daha en baştan kaygılanmayı bırakmayı öneriyorlar.
Kontrolümüzde olan konular; düşüncelerimiz, tutkularımız, hedeflerimiz ve kaçınmalardır. Olmayanlar ise bedenimiz, işimiz, ünümüz, eşyalarımız gibi konulardır. Kontrolümüzde olanlar özgür olduklarımız, diğerleri ise özgür olmadığımız konulardır. Stoacılık bize özgür olmadığımız konularla ilgili gereksiz kaygılanmamayı salık verir. O zaman öncelikle bizi mutsuz eden konuları düşünüp yazmak ve ardından da hangileri kontrolünüzde hangileri değil bir kez daha düşünmek iyi bir başlangıç olacaktır; sonrasında da Epiktetos’un önerisine kulak verip ve güzel bir kahve eşliğinde dinginleşmek.
CAHİLLER VE DÜŞÜNMEDEN KARAR VERENLER KARŞISINDA SABIRLI OLUN
“Kimse sana senden daha iyi öğüt veremez” der stoacı devlet adamı Cicero. Dünyaca ünlü psikoterapi öyküleri ile tanınan Psikoterapist Irvin Yalom da; “Her insan kendisini diğer insanlardan daha çok sevdiği halde neden kendi fikrine diğer insanlarınkinden daha az önem verir?” diye sorar. O halde ilk kuralımız kontrol ise, ikinci kuralımızın da kendi düşüncelerimize daha çok önem vermemiz gerektiği, onay ihtiyacından vazgeçmemiz gerektiği olduğu söylenebilir.
HER ZAMAN YENİ ŞEYLER ÖĞRENME HEVESİNDE OLUN VE OLAYLARA YALNIZCA MANTIĞINIZLA YAKLAŞIN
Stoacılık felsefesinde mutlu bir yaşam için ihtiyacımız olan tek şeyin erdem olduğunu savunulur. Erdem de dört önemli değer ile açıklanır: Bilgelik, ölçülülük, adalet ve cesaret ile…
MUTLU BİR HAYAT İÇİN GEREKEN TEK ŞEY ERDEMDİR VE O DA İÇİMİZDEDİR
İnsanın temel amacının mutluluk olduğunu savunan stoacılıkta; mutluluğa ulaşmak için doğaya uygun yaşamak gerektiği öne çıkar. Tutkuların esiri olunmadan, bilgece, adaletli olunarak ve doğayla bütünleşip, dünya vatandaşı olmak hedefi taşınırsa mutluluğa ulaşabileceğimiz ifade edilir. Dünya düzeniyle ilgilenmek yerine kendi yargılarımızı değiştirmeye çalışmamızın daha uygun olduğu vurgulanırken; “Olan her şeyin senin istediğin gibi olmasını arzulama, aksine her şeyin olduğu gibi olmasını iste, böylece yaşamın huzurlu olacak.” ilkesi önerilir.
HİÇBİR ŞEY İÇİN ACELE ETMEYİN, SAKİNLİĞİNİZİ HER ZAMAN KORUYUN
Toparlarsak; mutlu bir yaşam için yaşamınızın kontrolünü elinize alın. Kontrolünüzün olmadığı konularda kaygı ve korku üretmeyi bırakmayı deneyin. İç huzurunuza odaklanın. Anın ve elinizdekilerin değerini bir daha düşünün. Geçmişin hataları ve pişmanlıklarıyla kendinizi daha fazla yormayın. Bağışlayın hem kendinizi hem diğerlerini. Yeni aralıklar keşfetmeye çalışarak özgürleşmenin yollarını arayın.
*Bu yazı Özne Dergisi’nin güz 2018’de çıkan “Stoa Felsefesi” kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.
Psikoterapist Şamil Saribaş
Aile ve Çift Terapisti