Adam gibi olmak, başı döner gibi olmak, film gibi biri olmak, herkes gibi olmak, kusacak gibi olmak, görmüş gibi olmak, kapı gibi olmak, deli gibi mutlu olmak, eskisi gibi olmak, su gibi aziz olmak, çocuklar gibi mutlu olmak, turp gibi olmak, tığ gibi olmak, sıkıntıdan patlayacak gibi olmak, göründüğü gibi olmak, kira öder gibi ev sahibi olmak… Gibi.
‘GİBİ’ KELİMESİ MÜTHİŞ BİR İCAT
Bu dört harfli kelime ile ilişkimiz çok eskilere dayanıyor. Bu kelime; tek başına pek işe yaramayan, farklı ‘şey’lerin birbiri ile ilgi ve ilişkisini kurmaya, açıklamaya yarayan müthiş bir icat. Dilbilgisinde edat sınıfında bulunabilecek bu kelimenin hayatımızda çok iyi bir işlevselliği var. Yazının girişinde birbirleri ile ilişkisiz bir biçimde sıraladığım ‘gibi olmakları düşünerek bu işlevselliği sorgulayalım. Örneğin; göründüğü gibi olmak. Bu, üç kelimelik ifadeden ‘gibi’ kelimesini çıkardığımızda oluşan anlam kayması bize ‘gibi’nin önemini göstermeye yeter gibi ancak bununla yetinmeyelim ve ne denmek isteniyor birlikte düşünelim. Biri size ‘göründüğün gibi ol!’ derse ‘aslında’ ne demek istiyordur? Seni gözlemlediğim kadarıyla, senle ilgili bazı tespit ve yorumlarım var; bana karşı öyle bir duruşta ol ki bu duruşundaki yapma ve olmaların, benim gördüğümle ‘aynı’ olsun mu diyor? Peki böyle bir şey mümkün mü? Bu soru için yardımımıza yazımızın kahramanı ‘gibi’ kelimesi yetişiyor ve cevabımız ‘mümkün gibi’ oluyor. Aslında göründüğü gibi olmak mümkünsüz bir şey ancak öyleymiş gibi davranılırsa ve davranırsa taraflar, –mış gibi olacağından mümkün gibi dememizde sakınca olmaz gibi. Fark ettiyseniz bir şeyi açıklama girişimimizde ‘öyleymiş gibi’, ‘mümkün gibi’, ‘olmaz gibi’ ifadelerini kullandık, yani başka ‘gibi’leri. Tekrar, gibi olmaya dönersek; mümkün olmayan ya da olmaya yakın durumlar için de ‘gibi’ kelimesini kullanıyoruz. Olmuyor belki ama –mış gibi oluyor ve o da olmuş gibi (yine gibi geldi) sayılıyor, hareket ediliyor.
HER ZAMAN OLMASA DA OLUR MU?
Tam bu noktadan hareketle, madem öyle olmasa da, gibi olduğunda da oluyorsa, her zaman olmasa da olur mu? Yani istendiği/istediğimiz gibi her zaman olmayabilir ve o zaman bu olmamışlıkla yola devam edebilir miyiz? Ediliyor mudur ve zaten ediyor muyuzdur? Bazen bizim istediğimiz ‘gibi’ olmadığında karşı taraftan/hayattan beklentimiz; olmuş gibi davranmıyor muyuz? Bazen öyle olmadığı halde öyleymiş ‘gibi’ davranmazsak mutsuz olacağımızı, çok uğraşacağımızı bildiğimiz için öyleymiş ‘gibi’ davranmıyor muyuz?
GİBİ OLMAK, -MIŞ GİBİ YAPMAK YA DA OLDURABİLMEK?
Bir başka örnekle devam edelim; eskisi gibi olmak. Eskisi gibi olalım dendiğinde ve kabul edildiğinde –sahiden- eskisi gibi mi olunuyor/oluyoruz yoksa eskisi gibi olmak ‘gibi’ mi oluyoruz? Hatta daha da önemlisi oluyor muyuz? Olduruyor muyuz? Olmalılıkta ‘gibi’ mi davranıyoruz? Galiba son soruların hepsinin cevabı evet. Oldurabilmek, özel bir beceri türüdür. Gibi olmak da bu bağlamda özel bir beceri/tutum sayılabilir. Gibi olmanın işe yararlılığının ilişkilerimizde kullanımını birazcık kollamamızın, ilişkilerimizde bizi fazlasıyla hafifleteceğini söyleyebiliriz. Yalnız burada üç durum arasındaki ayrımı iyi yapmak gerek; gibi olmak, -mış gibi yapmak ya da oldurabilmek (göz boyamaktan farklı olarak olmaya en yakın mesafede olmak) birbirlerine hem yakın hem de birbirlerinden çok ayrı durumlardır.
OLMAYA EN YAKIN MESAFEDE OLMAK
Oldurabilmek için, belki bazı durumlarda, elimizden gelenin en iyisi de denebilir. Tiyatro oyunlarını düşünün. Oyundaki herkes hem kendi hem de birileri ‘gibi’ değiller mi? Kuliste Ali, Ayşe olan canlılar sahnede Romeo, Juliet olmuyorlar mı? Sadece oyuncu oldukları için bizim gözümüzde öyle olmadıklarını biliyoruz. Ünlü bir tiyatro oyuncusu bir kongre sunumunda “sahnede, sen kimsen Hamlet odur!” demişti. Belki de olmalılığın aslında tam da oymuş gibi olanına denk düşen tarafına işaret ediyordu ünlü oyuncu, kim bilir? Bu yazının; bir köşe yazısı mı, deneme mi, bilgilendirme mi, sorgulama mı, sadece bir yazı mı, yoksa gibiliğin işe yararlığından faydalanarak yazılmış bir ‘gibi’ ürünü mü olduğunu düşünebilirsiniz ve sonrasında da bunun ayrımını yaparken ne kadar ‘gibi’ davrandığınızı ve yine, ayrımınızın ayrım mı yoksa ayrım ‘gibi’ mi olduğunu düşünerek devam edebilirsiniz. Bu yazı, daha doğrusu kelimeler, harfler son bulurken ya da yazan kişi bitiriyormuş gibi yapıyorken…
Psikoterapist Şamil Saribaş