1 dakika okundu
15 Jun
15Jun

“Samimiyet iyi olmak değil, hesapsız, çıkarsız, düşünmeden iyiliğe, iyi olmaya koşmaktır. Hatta kişinin, olması gerektiğini düşündüğü şeyi iyi olma kaygısı taşımadan yapmasıdır diyebiliriz.” diyen Aile ve Çift Terapisti, Psikoterapist Şamil Saribaş, kendimize ve ilişkilere farklı bir bakış açısı getirecek düşüncelerini bizimle paylaştı.

Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister.
Yanlış anlamak kolaydır oysa; biraz kötü niyet, biraz da yetersizlik kâfidir.

Sezai Karakoç

Arapçadan dilimize geçmiş olan bu kelime kökeninde; içten, bir şeyin en iç kısmı, öz, ilik anlamlarına gelmekte. Dilimizde ise “kalbinin içinden, içtenlikle” deyimleriyle yakın anlamlarda kullanılmaktadır. Bu yazımızda samimiyet kavramı üzerinden kendimize ve ilişkilere farklı bir bakış açısı getirmeyi deneyeceğiz. Her zamanki başlarken kafamızda bazı sorular var, hepsine bu yazımızda olmasa da bazılarına cevap vereceğiz bu yazımızda. Samimiyet nedir? Samimiyet mümkün mü? Kendine samimi olmak ne demektir? Samimi kişi yakınına yalan söyler mi? Samimi kişi yalan söyler mi? Samimi davranmamak kötülük mü?

Samimiyet sahici olmaktır

İçtenlik gelir ilk aklımıza samimiyetten bahsederken. Sonrasında da en sık dürüstlükle ilişkilendiririz samimiyeti. Ve yakınlarımızdan önemli, bizi heyecanlandıran (iyi ya da kötü) bir şey duyduğumuzda “sahiden mi” sorusunu sorarız. Buradaki sahiden mi –genellikle- samimi misin, samimiyetle mi söylüyorsun, beni kandırmıyorsun değil mi, daha önce kandırıldım ve üzüldüm eğer yine üzüleceksem bana gerçeği söyle anlamlarını içerir. Sahici kelimesi sözlükte “sahte olmayan, gerçek, yapma karşıtı” olarak tanımlanır. Sözcüklerle kurulu dilimiz ve iç dünyamız da samimiyet için sahiciliği, gerçeği ister rolden, yapmacıklıktan hoşlanmaz.

Samimiyet çıkar gözetmeden iyi olmaktır

Yalnızca başkalarına samimi olmayız. Kişi kendine de samimi olur veya olmaz. Dilimizde kullanımı itibariyle farklı anlasak da çatışma aslında samimiyet için iyi bir test aracıdır. Tercihlerimizi, kararlarımızı, yaşamımızı yaşadığımız ya da yaşamaktan kaçınmayı tercih ettiğimiz çatışmalar doğrultusunda düzenleriz. Çatışma aslında ne iyi ne kötüdür. Sonuçları bazen kötü olabilir tabi. Yaşamımızda mutluluk arayışımız ve acıdan kaçınma çabamız bizi bazen çıkarlarımızla ters düşürebilir. Bu ama kendimizle ilişkimizde ama diğerleriyle olanlarda… Samimiyet iyi olmak değil, hesapsız, çıkarsız, düşünmeden iyiliğe, iyi olmaya koşmaktır. Hatta kişinin, olması gerektiğini düşündüğü şeyi iyi olma kaygısı taşımadan yapmasıdır diyebiliriz.

Samimiyet hakikattir

İnsan gerçeği arayan bir canlıdır. Bu arayış çoğu kez gerçeğin getireceği katlanılmaz acılar nedeniyle bizi yanlış yollara sürüklese ve o yollarda yıllarımızı geçirtse de… Bizi derinden yaralayan durumlarda “bunu senden beklemezdim”, “tam bir hayal kırıklığı yaşadım”, “beynimden vurulmuşa döndüm” vb. deyimleri kullanırız. Gerçeğimizin zemininden kopması, uzayda belli belirsiz salınması ve nereye konumlayacağımızı bilemediğimiz anlardır. Bu bağlamda samimiyet; kandırmamaktır, gizlememektir ne kendini ne de başkalarını. Yalan söyleyebiliriz ancak yalan söylediğimizi bilerek. Sorumluluğunu alarak. Yalanı karşımızdakinin kötülüğü için söylüyorsak burada samimiyetten değil artık kötülükten, düşmanlıktan bahsetmeye başlamalıyız. Samimiyet hakikati paylaşmak, onun içinde kalmaktır.

Samimiyet spontanlıktır

Kendiliğinden, anında, plansız, doğal, doğaçlama anlamlarında kullanılan bu kavram ilişkilerimizde bizi daha samimi yapar. Bu durum çocukluğumuzla ilintilidir. Çocukluğumuzda (oyunlarımızda) olabildiğimiz kadar spontan oluruz yaşamımızda ya da şanslıysak yetişkinliğimizde öğrenebiliriz bu beceriyi. Bize samimi gelen insanlar için; “çok içten”, “hesapsız”, “pazarlıksız”, “olduğu gibi”, “doğal” vb. kelimeleri kullanırız. Doğaçlama, doğal bize iyi gelir. Kurallar, pazarlıklar bizi koruduğu, güvende hissettirdiği kadar rahatsız da eder. Bu bağlamda, planlı samimiyet beş para etmez diyebiliriz.

Terapi odası ve terapi de bir oyun alanıdır. Kişi gelişme sürecinde ebeveynlerinin tutumları (kurallar, cezalar, ihmaller) ya da başka nedenlerle spontan oyunu yeterince keşfedememişse psikoterapi bu alana ikinci bir şans tanır. Danışan her seans terapistiyle yeni bir dil ve yeni bir oyun geliştirir. Spontan bir biçimde (serbest çağrışımlarıyla) kendini ortaya koyabilmeyi ve bundan zarar görmediğini, keyif aldığını deneyimler. Bu noktadan sonra terapist ve danışanın ortak hedefi bu oyunu terapi odası dışına çıkarabilmektir. Bu bağlamda başlığımıza dönerek; samimiyet hem kendini hem de içini çıkarsız, olduğu gibi paylaşmaktır diyebiliriz.

 

Psikoterapist Şamil Saribaş
Aile ve Çift Terapisti



Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.