1 dakika okundu
26 Jan
26Jan

Düşünen Adam Heykelini bilmeyenimiz yoktur. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi*’nin bahçesinde sağ eli çenesinin altında, yazın terlemeden kışın üşümeden düşünür durur. Bizler de kendi derdimize, ihtiyacımıza göre onun ne düşündüğünü tahmin eder dururuz. Hepimizin içini açsak kalbimizde, bir düşünen adama rastlarız.

Bu meşhur düşünen adamımızı 1840 doğumlu dünyaca ünlü Fransız heykel sanatçısı Auguste Rodin yapmıştır. Rodin’e, yaşamını ve şair Rilke ile karşılaşmalarını anlatan “Hayatını Değiştirmelisin” kitabı ile daha yakından eşlik ettim. Sanatını icra ederken karşılaştığı güçlüklerle baş etme şekli, sanata yönelik bakış açısı, zaafları, zanaatkarlığı bir yana hikayesine dair okuduğum bir paragraf beni çok heyecanlandırdı.

“Küçük bir çocukken annesini pasta hamuru açarken ve hamurdan eğlenceli şekiller keserken seyrederdi. Bir defasında, annesi ona hamur topağı uzatmış, Rodin de annesine kızgın yağa atması için hamurdan ufak parçalar kopartıp kafalar ve tombul bedenler yapmıştı. Hamurdan adamlar yağda kızarıp çıtır çıtır bir hale geldiğinde annesi onları tek tek çıkartmış ve ortaya birbiri ardına çok komik şekiller çıkmıştı. Daha sonra Rodin bunun ilk sanat dersi olduğunu söyleyecekti.”

İşte bu minik paragraf bizim zamanımızda çocuk psikolojisi yoktu, dayak normaldi dediğimiz zamanların çok daha gerisinden 1800’lerden bir anı. Üstelik büyük bir heykeltraşın taaaa onlarca yıl öncesinde yaşadığı, unutamadığı bir anı. Bir yetişkin için sıradan bir an olarak algılansa da bir çocuğun görüldüğünü, duyulduğunu, önemsendiğini, zaman ayrıldığını hissettiği her anının altın değerinde olduğunun kanlı canlı bir örneği.

Çocuğu her dinlediğimizde, beraber onun işaret ettiği şey hakkında her konuştuğumuzda, yaptığımız işe ara verip onun ihtiyacını saygıyla her karşıladığımızda, onun hızına sakince eşlik edip işini tamamlamasını sabırla her bekleyebildiğimizde, toplum içinde bireyselliğini her vurguladığımızda çocuk dediğimiz zihninde ıssız ve bereketli topraklar barındıran dünyaya bir minik tohum atarız. Attığımız her tohumun potansiyeli ve çimlenme zamanı farklıdır, buraya müdahale edemeyiz. Biz sadece tohumları saçarız.

Zaman geçtikçe bir yandan yeni tohumlar eklenmeye devam ederken sırası gelen tohumlar çimlenir, yeşerir, olgun birer meyve haline gelir. Hasat vakti gelmiş demektir.

Hasatı yapılacak ürünler çeşit çeşittir:

İlişkilerinde kendini kollayacak sağlıklı sınırlar çizebilme, karşısındakinin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarlı olabilme, zor zamanlarında çevresinden yardım isteyebilme, otorite karşısında ihtiyaçlarını belirtebilme, bedeninin ve duygularının farkında olabilme, toplum içerisinde kendini ifade edebilme, zorluklar karşısında kendisinin arkasında durabilme, sağlıklı kararlar alabilme… hep ebeveynlerin o minik zamanlarda attığı minik tohumların meyvesidir.

Çocuk yetişkine kıyasla daha duyarlıdır, hassastır ve savunma mekanizmaları yetersizdir. Sağlıklı tohumlara ve o tohumların yeşermesi için sakin bir ortama ihtiyacı vardır. Ebeveynlik müessesesinin temel görevi bu imkanı çocuğa vermek ve bir yandan da kendi bahçesine rengarenk çiçekler ekmektir.

Yazıma yukarıda adı geçen kitaptan bir paragrafla son veriyorum:

“Ergen Rodin bir sonraki dönem ve ondan sonraki dönem de tekrar sanat okuluna başvurdu ama ikisinde de reddedildi. Bu ret cevapları Rodin’i öylesine umutsuzluğa sürükledi ki, babası endişelenmeye başladı. Oğluna bir an önce toparlanması için bir mektup yazdı. Mektubunda şöyle diyordu: “Bir gün gelecek, gerçekten büyük adamlar için söylenenler senin için de söylenecek: ‘Sanatçı RODIN öldü ama o gelecek nesiller ve istikbal için yaşıyor.’ Babası, az kazandırması dışında sanat hakkında hiçbir şey bilmiyordu ama azmin gücünü bilirdi. ‘Şu kelimeleri düşün: enerji, irade, kararlılık. O zaman zafer senin olacak’ diyordu.”

Babandan böyle bir mektup alınca şimdi gel de zafere koşma 😊 

Sağlıkla…


Psikolog Gülşah Öncü

25.01.2025 Kocaeli


* İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.